GÜNDE KAÇ ÖĞÜN YİYELİM

Beslenme konusunda olduğu gibi kaç öğün yememiz konusunda da kafalar karışık. Yine her kafadan bir ses çıkıyor, birçok dayanak noktası atalarımızın beslenme tarzı. Önce tarihten bazı örnekler vermek istiyorum.

3 öğün yeme alışkanlığı 19. Yüzyıla doğru Britanyalıların saati daha efektif kullanıp, sanal ışık kullanmaları ile başlamıştır.

Bir dönem Romalılar günde bir öğün yerlermiş (cena) ve acıkınca sıklıkla atıştırırlarmış (prandium).

Öğlen yemeği yeni bir konsept, 1800lü yıllarından başında hayatımıza girmiş.

Bir dönem Romalılar gün doğarken kahvaltı (ientaculum) ve 11 gibi hafif bir yemek (vasterna) yerlermiş. En önemlisi gün batımında yenen akşam yemeği (cena) imiş.

Ortaçağ boyunca İslam ülkelerinde günde 2 öğün yemek yenirmiş, saat 10 civarında kuşluk, akşam namazının öncesi ve sonrasında akşam yemeği. Arada atıştırmalar olurmuş. Atıştırmalıklar meyve, ceviz, muhallebi…

Kahvaltı, kahve içilmeye başlamasından sonra kahve altı diye adlandırılmış.

Ortaçağ boyunca insanlar 2 öğün yermiş, 12 civarı diner veya dinner (o zamanlar öyleymiş), 18 civarı süper veya supper. Aristokratların günde 3 öğün yediği de olurmuş.

Ortaçağ’da Katolikler kahvaltıyı oburluk olarak kabul edermiş.

Avrupa’da Ortaçağ’ın erken dönemlerinde kahvaltı gerekli kabul edilmezmiş, soylular yemek masası etrafında epey zaman geçirmiş, iki öğün yerlermiş, gün ortası ve gece. İki öğün uzun süre sürmiş.

Bazı bölgelerde sadece çocuklar, yaşlılar, hastalar ve çalışan erkekler kahvaltı yaparmış.

İngiltere’de 16. Yüzyılda bazı doktorlar kahvaltı yapmanın sağlıksız olduğunu iddia etmiştir.

Vitaminlerin keşfi ile kahvaltıda konserve meyve suları gündeme gelmiş.

19.yüzyılın başına kadar öğle yemeği sadece kadınlar içinmiş. 1840’lı yıllardan itibaren öğle yemeği yerini öğleden sonra çayına bırakmış.

1917 yılında kurulan şimdiki adı Amerikan Beslenme ve Diyet Akademisinin kurucularından birisi olan Lenna Frances Cooper ile ilgili. Aynı yıl Lenna Frances Cooper’in Good Health isimli dergide bir yazısı yayınlanırBu yazıda kahvaltının günün en önemli öğünü olduğu belirtilir. Good Health isimli dergi mısır gevreklerini keşfeden Dr. John Harvey Kellogg’ın işlettiği bir sağlık dinlenme tesisi tarafından yayınlanırmış.

Tarihten bu örnekleri verdim ama bir hatırlatma yapmam gerekiyor çünkü eskiyi örnek almak ne kadar doğru biraz tartışmalı. Çok değil 20. yüzyılın ilk dönemlerinde bile ortalama yaşam süresi sadece 40 yılmış, yani örnek verdiğim dönemlerde yaşam süresi günümüzle kıyaslanamayacak kadar kısa imiş.

Mavi Bölgeler’de (100 yaştan fazla yaşayan insanların yoğun olduğu bölgeler) alışkanlıklardan bahsetmek istiyorum. Dan Buettner’in Mavi Bölgeler (Blue Zones) isimli kitabında Okinawa adası (Japonya), Sardinya adası (İtalya), Loma Linda (Amerika Birleşik Devletleri), Nikouya yarımdası (Kosta Rika) ve burnumuzun dibindeki Ikaria adası (Yunanistan) ön plana çıkıyor. Bu bölgelerde günün en önemli öğünü işe gitmeden evvel çok sıkı bir kahvaltı. Öğle yemeği mütevazi, en geç akşamüstü yenilen akşam yemeği çok hafif. Arada bir meyve ve yemiş var ama atıştırma bir alışkanlık değil. Yemeklerin çoğu öğleden önce yenmiş oluyor. Akşam yemeği çoğu kez hafif ve erken.

Aslında bunlardan tek doğru olmadığı kolaylıkla anlaşılıyor. Yeme alışkanlıklarını toplumun düzeni, alışkanlıkları ve gıdaya ulaşmanın zorluk derecesi belirlemiş. Tarih konusundan sonra insanın yemekle ilişkisinden de bahsetmek istiyorum.

Tarihçi Felipe Fernandez-Armest, insanın yemek yemekle ilişkisinin evrimini sekiz önemli aşamaya ayırır:

1.Pişirmenin icadı: İnsan diğer canlılardan farklı duruma gelir.

2.Yemek yeme eyleminin sosyal bir olgu haline getirilmesi

3.Hayvanların evcilleştirilmesi

4.Tarımın başlaması

5.Yemeğin sosyal farklılaşmanın bir aracı haline gelmesi

6.Gıda maddelerinin uzun mesafeler katederek uzak yerlere götürülmesi: Kültürel etkileşim ve değişim

7.Amerika’nın keşfi ile birlikte başlayan ekolojik süreç

8.Gıdanın endüstriyel ürün haline gelmesi.

Bence buna günümüzde yeni bir aşama daha eklendi, insanlık tarihinde ilk kez kilolu/şişman insanların sayısının aç olanların sayısını geçmesi ile birlikte gıdanın hastalık nedeni olması. Günümüzde yemek bir sosyal olay, kültürel olay, sosyalleşme aracı ve tüketim toplumunun bir alışkanlığı.

Yemeğin sosyal, ekonomik, psikolojik, sağlık yönlerini iyi anlamazsak günde kaç öğün yememiz gerektiğini anlamamız zor olur ama öncelikle tek doğru olmadığını belirtmek isterim. Ama tarihten şöyle dersler çıkarabiliriz:

1.İlk zamanlar gıda azmış, gıdayı korumak da problemmiş. Bu nedenle çoğu kez yeme zamanı gıdaya ulaştıkları zaman olmalı.

2.Muhtemelen uzun süreli açlıklar olurmuş.

3.Buldukları gıdalar doğal ve katkısız olurmuş.

Yapılan çalışmalarda fare deneylerinde kalori kısıtlamasının, yani açlığın, yaşam süresini uzattığı gösterilmiştir. 2016 yılı Nobel Tıp ödülü, açlığın vücudun yenilenmesi üzerine etkileri nedeni ile Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi’ye verilmiştir. Bu nedenlere öğün sayısı azaltılabilir, aralıklı açlık yapılabilir. Tek doğru olmadığını bir kez daha hatırlatmak isterim. Benim önerilerim:

1.Tek doğru yoktur

2.Bir hastalığınız varsa doktorun, beslenme uzmanının dediği önemli

3.Az yiyin

4.Akşam yemeğini hafif yiyin, hatta yemeyin

5.Aralıklı açlık denenebilir

6.Doğal yemeğe çalışın: Az şeker, az tuz, mümkün olduğunca katkı maddesiz

7.Meyve, sebzeyi mevsiminde tüketin

8.Ne yersek yavaş yiyelim

9.Yemek yapmayı öğrenin, yemek yapın

10.Dengeli yiyin, çeşitlendirerek yiyin

11.Katı yasaklara, katı kurallara inanmayın, aşırılıklardan uzak durun

12.Günlük yeme planı önemli, yemek bizi yönetmesin biz yemeği yönetelim.

Beslenme konusunda araştırma yapmak çok zordur, hele tek bir gıda üzerine, kaç öğün yiyelim konusunda araştırma yapmak nerdeyse imkansızdır. Beslenme konusunda tek doğru yoktur, tek doğru olması da mümkün değildir. Hepimizin bünyesi farklı değil mi. Her kim ki size tek doğru dayatıyorsa, hele de kendisini en doğru olduğunu söylüyorsa ona inanmayın. Bir de sizden para istiyorsa, size bir şey satmaya çalışıyorsa (örneğin fiyatı normal tuzun nerde ise 10 katı olan kaya tuzu, okyanus tuzu) yanından hızla uzaklaşın.

Az ye, yavaş ye.

KAYNAKLAR

Jenner G. Bir Günde Bir Milyon Yıl, 2016.

Gürsoy D. Deniz Gürsoy’un Gastronomi Tarihi, 2014.

http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvSGlzdG9yeV9vZl9icmVha2Zhc3Q

Akpolat T. İyi ki Yaş Alıyorum, 2018.

Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

NOT: Burada okuduklarınız genel bilgilerdir, doktorunuza danışmadan tedavide değişiklik yapılması sakıncalı olabilir.

Her türlü yayın hakkı saklıdır©

Bilimsel amaçlarla kaynak göstererek alıntı yapılabilir

Daha ayrıntılı bilgi için: www.tekinakpolat.com