Bitkisel tedavilerin zirve yaptığı Ortaçağ Tıbbı deyince akla gelen 3 isim Hipokrat, Galen ve İbn Sina’dır. Ortaçağ Tıbbını anlamak için bu 3 kahramanı ve yaşadığı dönemleri bilmek lazım. Hipokrat milattan yaklaşık 500 yıl önce yaşamıştır. Galen Hipokrattan yaklaşık 500 yıl sonra, İbn Sina da Galen’den yaklaşık 1000 yıl sonra yaşamıştır. Bu 3 kahramanın hekimlik ve insanlık üzerine etkileri yaklaşık 2000 yıl sürmüştür. Ortaçağ Tıbbında geçerli olan Humoral Patoloji Teorisi’dir. Patoloji, humoral, tarih, teori gibi kavramlar size yabancı olabilir, ilginizi çekmeyebilir. Bu konuları merakımdan okurken başlangıçta ben de sıkıcı olduğunu düşünüyordum ama işin içine girince hem çok şey öğrendim hem de eğlendim. Önce Hipokrat, Galen ve İbn Sina’nın insanlık ve tıbba katkıları.
Hipokrat öncesi
İlkel insan hastalıkların nedeni olarak doğastü güçleri düşünmüştür.
Tedavide bitkilerin yanısıra sihir ve büyü de kullanılmıştır.
Çok tanrılı dinlerde hastalıklara yakalanmamak için Tanrı ve Tanrıçaları hoşnut etmek gerektiğini düşünmüştür.
Rasyonel sistemlerin kurulması yani aklın kullanılması Hipokrat’la başlar.
Hipokrat (M.Ö. 460-377)
En büyük katkısı hastalıkların Tanrılar tarafından verilen ceza olmadığını söylemesidir.
Tedavi için vücuda giren kötü ruhların kovulması gerektiği inancını yıkmıştır.
Dört vücut sıvısı kuramını geliştirmiştir (bundan ayrıca bahsedeceğim).
Kitaplarında büyük çoğunluğu bitkisel olan 400 drog (Doğal maddelerden elde edilen ve tedavi amacıyla kullanılan ilaç ham maddesi) kayıtlıdır.
Galenos (129-199)
Bergamalıdır yani bizim toprağın evladıdır.
Roma’ya gitmiş, hekim-eczacı olmuştur.
İskenderiye ekolünün polifarmasisini (çoklu ilaç kullanımı) benimsemiştir, bu tür preparatlara Galenik preparat adı verilir.
Galenos yaklaşık 50 kitap yazmıştır.
Kitapları Ortaçağ’da Süryanice, Arapça ve Latince’ye çevrilmiştir.
Yunan tıbbına Hipokrat ve Galen’in büyük katkıları/etkileri vardır.
Yunan Tıbbının prensipleri
Mikroorganizmalardan haberleri olmadığı için (mikropların keşfi yüzyıllar sonradır) hastalıkların nedeninin kötü beslenme olduğuna inanılır.
Kötü beslenme vücuttaki sıvı salgılama dengesini bozar yani soğuklaştırır.
Bu sistemi dengeye kavuşturmak için yani sıcaklaştırmak için sıcak gıdaya ihtiyaç vardır.
Bu nedenle sıcak olduğuna inanılan baharat hastaya sürekli verilmelidir.
İbn Sina (980-1037)
İbn Sina, Batı dünyasında Avicenna adıyla bilinir, aynı zamanda hekimlerin hükümdarıdır.
İbn Sina, çoğu felsefe, din, müzik, tıp, astronomi, fizik ve doğa bilimleriyle ilgili olmak üzere 160’ı aşkın eser yazmıştır (240’ın üstünde olduğunu ifade edenler de vardır) yani tam bir bilim adamıdır.
Bu eserlerin 153 tanesine erişilmiştir.
İbn Sina birçok uygarlığın kesişim bölgesinde yaşamış, kendinden önceki Hint, Yunan ve Müslüman dünyasından çok şey öğrenmiş ama aldığından daha çoğunu dünyaya vermiştir.
En tanınmış eserleri felsefe ağırlıklı el-Şifa ve tıp kanunu anlamına gelen el-Kânûn fi’t Tıbb’dır.
El-Kânûn fi’t Tıbb 11. yüzyılın başında yürürlükte bulunan tıp bilgisinin ve görgüsünün bir sentezidir.
El-Kânûn fi’t Tıbb Bizanslıların ve Arapların inşa ettikleri temellerin üzerine kurulmuştur.
Hipokrat, Galen ve İbn Sina hakkında kısaca bilgi edindikten sonra Ortaçağ Tıbbına yeniden dönelim. Ortaçağ Tıbbında geçerli olan Humoral Patoloji Teorisi’dir. Humoral Patoloji Teorisi M.Ö. 5. yüzyıldan M.S. 19. yüzyıla kadar kabul görmüştür. Modern Tıp Kavramı ve Rudolp Virchow tarafından öne sürülen Hücresel Teori ile önemini kaybetmiştir. Ortaçağ Tıbbında hastalık nedenlerinin dört unsur (hılt) nedeniyle oluştuğu kabul edilmiştir. Hastalık oluşumu da, bu hıltların azlık veya fazlalığı ile açıklanmaya çalışılmıştır. Tedaviler de hılt dengesi üzerine kurulu imiş. Bu hıltlar (unsurlar) nereden çıkmış, işte asıl can alıcı nokta budur. Şimdi işin içine biraz matematik girecek ama eğlenceli olarak.
Yaklaşık 2600 yıl öncesini hayal edelim, Hipokrattan yüzyıl öncesi. O dönemde sayılara büyük önem verilir, her sayının bir anlamla yüklü olduğuna inanılırmış. Mitolojide her sayının ayrı bir anlamı varmş ama bizim konumuz mitoloji ve sayılar değil, Pisagor (Pitagoras). Matematikçi ve filozof Pisagor. Pisagor’a göre 4 en mükemmel oran temsilcisidir. Ortaçağ Tıbbının çıkış noktası 4’ün en mükemmel oran temsilcisi olması varsayımı yani işin temeli. Peki neden 4 seçilmiş.
Doğaya 4 ana yön (kuzey, güney, doğu, batı), 4 temel eleman (ateş, hava, su, toprak) ve bunların 4 fiziksel özelliği (sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlık), doğanın 4 ürünü (insan, hayvan, bitki, maden), 4 mevsim (ilkbahar, yaz, sonbahar, kış) hakimdir. Bu nedenle dörtgen ve ideal türü olan kare, asırlarca yeryüzünün sembolü olarak kullanılmıştır.
Bu arada matematik tarihinden anlatacağım bir olay/bir efsane tam sayıları, bu 4 sayısının önemini anlamamıza yardımcı olabilir. Yunan matematikçileri tam sayıların ve oranlarının önemi konusunda takıntılıymış (günümüzde 13 sayısının uğursuz kabul edilmesi de takıntı değil mi). Pisagor’un sloganı, okulunun girişinin üzerine oyulmuş. “All is number. “yani “Her şey sayıdır”. Daha sonra, Galile belki de Pisagor’dan esinlenerek “evrenin kitabı rakamlarla yazılmıştır” demiş. İşte bu nedenle Pisagor’un korkunç bulduğu bir sayı varmış ve bu korkunç sayı efsaneye göre Hippasus’un hayatını kaybetmesine neden olmuş. Hippasus karekök 2 yani √2 bulmuş ve varlığını ispatlamış, bulunan √2 ne yazık ki bir tam sayı değil, yaklaşık olarak 1.4142. O dönemde bilimin dili olan matematik bilgisi ne kadar da sınırlı imiş.
Bugün bize bu sayı (√2) garip gelmeyebilir ancak o dönemde durum farklıymış. Bu sayı iki tam sayının oranı olarak yazılamıyormuş. İşte bu nedenle irrasyonel (mantıksız) sayı olarak adlandırılmış, bu sayı akla, mantığa uygun bulunmamış. Bu sayıyı bulan Pisagor’un müritlerinden Hippasus yanındaki arkadaşlarına “düşünüyorum da, bu soruna (√2) çözüm bulamadım yani tam sayısı yapamadım” deyince kendisini denizde bulmuş. Şöyle düşünün dünyadaki her şeyin tamsayılardan ve bunların oranlarından oluştuğuna inanıyorsunuz ve biri çıkıyor size yanıldığınızı söylüyor, tüm paradigma/sistem çöküyor, ne yapardınız? En kolay çözüm yok saymak, inkar etmek. Efsane ya da değil kesin bilemeyiz ama bu olayın gerçeklik payı olabilir. Belki de, bilim adına hayatını kaybeden ilk insan Hippasus olmuştur.
Tam sayılarla ilgili varsayım çökmüş ama 4 sayısının önemi çökmemiş. Pisagor’dan yaklaşık 100 yıl sonra Empedokles (M.Ö. 492-432), ‘Peri Physeos’ (Tabiat Üzerine) adlı eserinde unsur (element, hılt) kavramını ortaya atmış ve 2000 yıl kadar gündemde kalan ‘Dört unsur teorisi’ni kurmuştur. Önce unsur ne anlama geliyor onu öğrenelim.
Unsur, kendi içinde bir cinsten niteliği bakımından hiç değişmeyen, bölünemeyen, ama çeşitli hareket durumlarına geçebilen bir madde demektir.
Dört unsur teorisi’ne göre evren (makrokosmos) 4 unsurdan meydana gelmişti: toprak, su, ateş ve hava. İnsan (mikrokosmos) da belirli oranlarda aynı maddelerden yapılmıştır. Bunlar aynı zamanda, insanlardaki eti, kanı ve diğer unsurları belirler. Bu teoride kabul edilen diğer bir prensip de ‘nitelikler’dir. Temel nitelikler: sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlık (nemlilik). 4 fiziksel özelliği (sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlık) hatırlayalım. Dört temel unsurda bu nitelikler vardır.
Hava: Nemli ve sıcak
Ateş: Kuru ve sıcak
Su: Soğuk ve nemli
Toprak: Soğuk ve kuru
Bunları niye yazıyor, ben niye okuyorum diye düşünebilirsiniz, haklısınız ama ‘A hastalığına hangi bitki iyi gelir’ veya ‘B bitkisi hangi hastalığı iyileştirir’ sorusunun yanıtı yani bitki seçimi bu ayrıntıda gizli. Tüm varsayım 4 önemli bir sayıdır, 4 unsur (hılt) vardır ve insan bu 4 hılttan yapılmıştır üzerine kurulu. Empeklodes’in bu teorisi Hipokrat (M.Ö. 460-377) tarafından benimsenmiş ve insan vücuduna uygulanmış. Hipokrat hastalıkların Tanrılar tarafından verilen ceza olmadığını iddia ederek İnsanlık tarihinde, Tıp tarihinde yeni bir çığır açmış, büyük bir yenilik yapmış ama temeli bu varsayım. Hipokrat’ın teorisinde insan da dört elemandan meydana gelmiş: kan, balgam, sarı safra ve kara safra (İslam tıbbında sevda). Alın size bir 4 daha.
Kan: Nemli ve sıcak (Hava)
Balgam: Soğuk ve nemli (Su)
Sarı safra: Kuru ve sıcak (Ateş)
Kara safra: Soğuk ve kuru (Toprak)
Sağlık, kişilerin mizacına göre sıvıların vücuttaki dengesine bağlıdır.
Organlar da bu temel unsurlardan karışarak meydana gelmişti.
Kalp ve karaciğer: Sıcak
Beyin ve kemikler: Soğuk
Omurilik ve akciğerler: Nemli
Kıllar: Kuru
Hekimler, yüzyıllar boyunca bu dört unsur (toprak, su, ateş ve hava) ve dört nitelik (sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlık (nemlilik)) prensiplerini tartışılmaz temel prensipler olarak kabul ederek hekimlik yapmışlar yani tedavilerini buna göre planlamışlar, kullanacakları bitkileri buna göre seçmişler. Bitkileri anlamak için biraz daha devam edelim. Gittiğiniz hastanede bu prensiplerle çalışan bir hekimle karşılaşsanız düşünceniz/tepkiniz ne olurdu acaba. Adım adım ilerleyelim, üst katlara çıkalım ama önce kendimize şu soruyu sormanın zamanı. Temeli çürük bir apartmanın 5. katında oturmak ister miyiz. Sanırım ne demek istediğimi anladınız. Tüm varsayım (temel) 4 önemli bir sayıdır, 4 unsur (hılt) vardır ve insan bu 4 unsurdan yapılmıştır üzerine kurulu. Sizce bu varsayım doğru mu, bu temel güvenilir mi, kaç şiddetinde depreme dayanır.
Biz hıltlar teorisine devam edelim. Hıltlar teorisinde (humoral teori), hıltlar insan vücudunda olan ve hayati özelliğe sahip ana unsurlardır. Sağlık ve hastalık bu dört temel hıltın durumuna göre (az, dengeli, çok) açıklanmaya çalışılmış.
İnsanların 4 mizacı (yine 4) olduğu iddia edilmiş.
Demevi: Kan hıltı fazla
Balgami: Balgam hıltı fazla
Safravi: Safra hıltı fazla
Sevdavi: Sevda hıltı fazla
Tedavi de mizaca göre değişir. Hastalığın sebebi de hıltlar dengesinin bozulmasıdır
İlaç ve gıdaların da mizaçları vardır.
İlaçların da nitelikleri vardır: Sıcak, soğuk, kuru, nemli.
Hastalığın tedavisi de bozulan hılt dengesini düzeltmektir.
Tedavi ancak bozulan hıltın niteliklerinin tersi ilaçlarla mümkündür (karşımıza çok ilginç tedaviler çıkacak).
Tedavilere geçmeden önce insanlığı 2000 yıl etkileyen Ortaçağ Tıbbı ile ilgili yazdıklarımı özetlemek istiyorum. Hipokrat aklını kullanarak hastalıklarda neden-sonuç-tedavi ilişkisini ortaya atmış, Galen ve İbn Sina da bunları geliştirmiş. Sayısız kahramanı da unutmamak gerekir. Ama temelleri 4 sayısı, Pisagor’un 4 sayısına büyük önem vermesi. Empedokles ‘Dört unsur (hılt) teorisi’ni iddia etmiş ve Hipokrat bu teoriyi tıbba uyarlayarak ‘Humoral Patoloji Teorisi’ni kurmuş. Pisagor 4 değil de 5 sayısına önem verseydi Tıp tarihi herhalde başka bir şekilde gelişirdi. Sonuç olarak birkaç deli bir kuyuya taş atmış (taş atmayı başardıklarını unutmayalım) ve 2000 yıl 40 (40.000) akıllı çıkaramış ve ortaya bir yanlışlıklar tarihi çıkmış. Tedaviler daha sonra.
Tek doğru yoktur, doğrular da görecelidir.
Kaynaklar: 1.Eriş Asil. Dünden Bugüne Eczacılık. Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi. http://e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/mised/ekim01/3.pdf (erişim tarihi 28 Haziran 2019)
2.H. Kadircan Keskinbora. İbn Sina’nın Küçük Tıp Kanunu (Kitab El-Kanun El-Sağir fi’t-Tıbb). Uğur Eğitim Pazarlama ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul 2013.
3.https://www.matematiksel.org/2-nin-karekokunun-hikayesi/ (erişim tarihi 28 Haziran 2019).
Prof. Dr. Tekin AKPOLAT
Sağlıklı yaşam nedir ne değildir: Tıklayın
NOT: Burada okuduklarınız genel bilgilerdir, doktorunuza danışmadan tedavide değişiklik yapılması sakıncalı olabilir.
Her türlü yayın hakkı saklıdır©
Bilimsel amaçlarla kaynak göstererek alıntı yapılabilir
Daha ayrıntılı bilgi için: www.tekinakpolat.com