BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ NEDİR NE DEĞİLDİR
Tıbbi şarlatanlar ile ilgili konuşmamı hazırlarken epey araştırma yaptım, okudum. Bir yazı çok ilgimi çekti. Tıbbi şarlatanların en sevdiği 8 sloganı özetlemişti.
Hastalığın kökünü tedavi etmek
Doğal olan iyidir
Enerji
İmmun sistemi uyarıyor
Eleştiriler anlamıyor
Çalışmalar engellendi
Eleştiriler satın alınmış ve yanlış
Nobel kazananlar bile bizimle aynı görüşte
İmmun sistem uyarmak başlığı çok ilgimi çekti. Birçok besin ve takviye immun sistemi uyarmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek iddiası ile satılıyor, reklamı yapılıyor. Corona nedeni ile herkes bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalışıyor. Ben de Corona ve bağışıklık sistemi ile ilgili bir yazı yazmak istiyordum, ortaya bu yazı çıktı.
Önce immun sistem nedir. İmmun sistem bizi hasta edebilecek yabancı ve zararlı mikroplara karşı vücudumuzu savunur. İmmun sistem tıp dilindeki adıdır, gündelik kullanımda ise bağışıklık sistemi olarak bilinir yani immun sistemi uyarmak bir anlamda bağışıklık sistemini güçlendirmektir. Şarlatanların tuzağına düşmemek için önce bağışıklık sistemi nasıl çalışır bunu anlamak gerekir. Kısaca bunu özetlemeye çalışacağım. Bağışıklık sistemi 3’e ayrılır:
1.Bariyerler: Mekanik, kimyasal veya biyolojik olabilir. Örneğin cildimiz mikroplara karşı önemli bir bariyerdir. Kanla bulaşan hastalıklar ciltte çatlak yoksa bulaşamaz.
2.Doğal immun sistem: Hepimizde doğumdan itibaren olan sistemdir. Yanlış kan nakli, organ reddi gibi durumlar doğumdan gelen immun sistem ile ilişkilidir.
3.Edinsel yani kazanılmış immun sistem: Yaşadıkça edinilen tecrübelere, geçirilen infeksiyonlara bağlı olarak gelişir. Bağışıklık sistemi yıllar önce karşılaştığı bir mikrobu hatırlayıp kısa sürede yok edebilir. Aşılar da bu yolla etkilidir.
Bağışıklık sistemi hücreler ve moleküllerden oluşur. Hücre ve moleküllerin az çalışması ayrı bir sorun çok çalışması ayrı bir sorundur. Vücudumuzda onlarca dengeleme sistemi ve kontrol mekanizması var yani genelleme yapmak yanlış olabilir.
Bağışıklık sistemi ile en çok ilgili hücrelerimiz akyuvarlar yani lökositlerdir. Kan tahlilinde WBC (White Blood Cell) olarak rapor edilir. Kan tahlilinde dikkatimizi çeken nötrofil, eozinofil, bazofil, monosit, lenfosit gibi hücrelerin hepsi bir çeşit lökosittir yani bağışıklık sistemi ile ilgilidir. Bağışıklık sistemi ile ilgili molekül o kadar çoktur ki pratik olarak hepsinin ölçülmesi mümkün değildir (çoğu kez gerekmez de), bir kısmı sadece ileri araştırma merkezlerinde ölçülebilir.
Bağışıklık sistemini daha iyi anlayabilmek için bağışıklık sistemi hastalıklarını iyi anlamak lazımdır. Pratik olarak bağışıklık sistemi hastalıkları ikiye ayrılır:
1.Bağışıklık sisteminin az çalışması
2.Bağışıklık sisteminin çok çalışması.
Önce bağışıklık sisteminin çok çalışmasından bahsedeceğim. Allerji bağışıklık sisteminin çok çalışması sonucu olur. Otoimmun hastalıklar yani vücudun kendi hücrelerini, moleküllerini yabancı mikrop gibi kabul ederek onlara karşı saldırıya geçtiği hastalıklar da bağışıklık sisteminin çok çalışması sonucu olur. Otoimmun hastalıklara bazı örnekler vermek istiyorum: Haşimato hastalığı (tiroid hastaları iyi bilir), çocukluk çağında başlayan Tip 1 şeker hastalığı, Çölyak hastalığı (glütene aşırı hassasiyet), romatoid artrit, lupus, sedef hastalığı. Bu örnekleri arttırmak mümkün. Allerjik ve otoimmun hastalıkların tedavilerinden birisi bağışıklık sisteminin baskılanması yani zayıflatılmasıdır. Teorik olarak immun sistemin uyarılması yani bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi allerjiyi ve otoimmun hastalıkları azdırabilir. Bağışıklık sisteminin çok çalışması hakkında bu kadar bahsetmemin nedeni bağışıklık sisteminin uyarılmasının da sorunlara yol açabileceğini vurgulamaktır. Yani önemli olan bağışıklık sistemi ne az ne çok çalışmalıdır yani dengede olmalıdır. Peki bağışıklık sistemini uyarmak, fazla çalıştırmak mümkün mü. Bu da pek mümkün değil çünkü böyle bir tedavi yok.
Peki tıbbi şarlatanlar niye immun sistem uyarılmalı der. Bu konuda tahminlerimi yazacağım.
1.Tıbbi şarlatanlık eski bir meslektir, eskiden otoimmun hastalıklar bilinmezdi, yani immun sisteminin baskılanması diye bir tedavi yoktu
2.Eskiden bulaşıcı hastalıklar çok yaygındı, antibiyotikler başta olmak üzere birçok ilaç keşfedilmemişti ve hastalıklara karşı bünyenin sağlam olması yani bağışıklık sisteminin güçlü olması dışında bilinen bir tedavi yoktu, bu nedenle geleneksel tedavide immun sistem uyarılmalı idi (gerçi immun sistem de bilinmezdi)
3.Tıbbi şarlatanların bir kısmı bağışıklık sistemini uyarıcı, destekleyici ürün, karışım satar (web sayfalarına bakmak yeterli)
4.Bir kısmının kendi ürünü olmasa da bu tür ürünlerin, karışımların açık veya gizli (bu programda ürün yerleştirme bulunmaktadır) reklamını yapar
5.Bağışıklık sisteminiz zayıflamış güzel bir tanıdır, verecek ürün bulunur, bir takviye satılabilir
6.Etrafımızda sürekli bağışıklık sistemimiz zayıflamış veya zayıflamasın diye bir bilgi akışı, reklam vardır (kimi açık kimi gizli) yani pazar hazırlanmıştır
Şimdi gelelim can alıcı konuya. Bağışıklık sisteminin az çalışmasına. Bağışıklık sistemi fazla güçlü olmamalı ama zayıf da olmamalı. Yani bağışıklık sistemini güçlendirmek teorik olarak ters tepebilir, zayıf olması da hastalıklara yakalanmayı kolaylaştırabilir. Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlenmesi değil zayıflamamasıdır. Zayıflamış bağışıklık sisteminin düzeltilmesi ayrı, normal bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ayrı kavramlardır. Tıbbi şarlatanlar sanki ikisi aynı şeymiş gibi davranabilirler, sizi şaşırtabilirler. Zayıflamış bağışıklık sistemini düzeltebilmek için bağışıklık sistemi niye zayıflar, hangi durumlarda bağışıklık sistemi zayıflar örnekler vermek istiyorum:
1.Bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalığı olanlar
2.Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar
3.Şeker hastaları, hele şeker kontrolsüz ise
4.Kronik hastalığı (kalp, akciğer, böbrek, tansiyon…) olanlar, hele tedavilerine uymazlarsa
5.Şişman hastalar
6.Kanser hastaları
7.Alkol bağımlılığı
8.Yaşlı hastalar.
Yaşlılığın tedavisi yok (o da şimdilik) ama diğerlerinde tedaviyi aksatmamak bağışıklık sistemini güçlü tutmanın, dengede tutmanın tek yolu gibi duruyor. Peki vitaminler, takviyeler işe yarar mı. Vitaminlerin, minerallerin eksikliklerinde bağışıklık sistemi zayıflayabilir ama sağlıklı, dengeli beslenen birisinde ne vitamin ne mineral eksikliği olur. Vitamin eksikliğinin tedavisi ile bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin takviyesi farklı kavramlardır.
D vitamini özellikle önemlidir, son yıllarda bağışıklık sistemindeki rolü daha iyi anlaşılmıştır. Bu nedenle eksikliği önlenmelidir. Eksikliğin önlenmesi ayrı D vitamini yüklenmesi ayrı kavramlardır. C vitamini de normal seviyede olmalıdır ama fazla C vitamini kullanmanın da zararları olabilir, bazı insanlarda böbrek taşına neden olabilir. Corona nedeni ile birçok insanın hücum ettiği C vitamini bile masum değildir.
Corona bağışıklık sistemi zayıf olanları daha fazla etkiliyor ama Corona’da bağışıklık sistemi iki yönlü çalışır.
1.Bağışıklık sistemi zayıf olanlarda Corona daha ağır seyredebilir
2.Bazı hastalar tam iyileştim derken kötüye gidebilirler, sitokin (bir çeşit molekül) fırtınası denilen bu durum bağışıklık sisteminin fazla çalışmasına bağlıdır. Tedavide kortizon gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılabilir.
Sadece Corona’dan bile çıkarabileceğimiz ders tıpta genellemelerden kaçınmak gerektiğidir. Her hastanın özellikleri farklıdır, hatta aynı hasta bile her saat, her gün aynı değildir.
Hedefiniz bağışıklık sistemini güçlendirmekten çok zayıflatmamak olmalıdır. Önerilerim:
1.Sağlıklı ve dengeli beslenin
2.Hareket edin
3.Uykunuzu alın
4.Bir hastalığınız varsa kontrollerinizi aksatmayın
5.Kilolu iseniz kilo verin
6.Vitamin, mineral eksikliği varsa (sağlıklı ve dengeli beslenen bir insanda çok özel bir sorun yoksa vitamin, mineral eksikliği nadirdir) yerine koymak
7.D vitaminiz eksik olmasın: D vitamini sadece gıdalardan alınırsa yetersiz kalabilir, güneşe de çıkmak gerekir, Corona ile yapılan çalışmalar da D vitaminin önemini desteklemektedir ancak bu çalışmalardaki hasta sayısı sınırlıdır yani bu bilgi de değişebilir.
Bunların hepsi bağışıklık sisteminizin zayıflamasını önler. Dikkatinizi çekerim D vitamininiz eksik olmasın yazdım, fazla olsun yazmadım. D vitamini fazlalığının da zararları vardır. Denge önemli.
Tıbbi şarlatanların bağışıklık sistemi ile ilgili verdikleri en büyük zarar belki de önceliklerinizi şaşırtmaktır. İnsanlarda vitamin, takviye alayım yeter algısı oluştururlar. Bağışıklık sisteminin zayıflamamasının belki de tek yolu zararlı alışkanlıkları değiştirmektir. Hastaya kilo ver, sağlıklı beslen, tuzu azalt, et yeme, sigarayı bırak demek pek hoş bir durum değildir. Hasta bunları zaten biliyorum, buraya niye geldim diye düşünür, belki de size bir daha gelmez. Onun duymak istediği alışkanlıkları değiştir’den ziyade A madden eksik al bu ilacı kullan herşey yoluna girecektir denmesidir.
Özetlemek gerekirse bağışıklık sistemi onlarca hücre, molekül, kontrol mekanizmasından oluşan bir sistemdir. Hala bilinmeyeni çoktur. Öncelik güçlendirmekten çok zayıflatmamak olmalıdır.
Bağışıklık sistemi zayıflamamalıdır. Tek doğru yoktur.
Prof. Dr. Tekin AKPOLAT
Tıbbi şarlatanlarla ilgili daha önce yazmış olduğum yazılarımın linkini de vermek istiyorum.
NOT: Burada okuduklarınız genel bilgilerdir, doktorunuza danışmadan tedavide değişiklik yapılması sakıncalı olabilir.
Her türlü yayın hakkı saklıdır©
Bilimsel amaçlarla kaynak göstererek alıntı yapılabilir
Daha ayrıntılı bilgi için: www.tekinakpolat.com